Bahattin Karakoç

Bu Garip Adam 

Dünya gurbetinde bir yalnız adam, 
Buzlu suya sokmuş ayaklarını... 
Bir yanar, bir üşür böyle her akşam, 
Sözcükler zehirler dudaklarını. 

Kıvrım kıvrım akan bir sudur hayat, 
Bazen sımsıcaktır, bazen çok serin. 
Sabaha tazedir, akşama bayat, 
Ürperen ruhudur kelimelerin. 

İnsan tilki değil; deve, at değil, 
Topraktan halkolmuş mustarip insan. 
Belki biraz sudur ama ot değil, 
Çileyle özdeştir bu garip insan. 

Kafese tıkılmış kuştur yüreği, 
Sığınacak emin bir çalı arar. 
Neylesin kazmayı, beli, küreği 
Küskün bir adamın neyine yarar? 

Konuşsa ağzından lavlar akacak, 
Hep sussa, yakışmaz bu hal diriye, 
Ağlasa bulutlar çakmak çakacak; 
Nerden geldi, nere gider, ne diye? 

Septik bir tebessüm kalbi yaralar, 
Güven veren kurt sürüsü var mıdır? 
Birileri her defteri karalar, 
Ey BİR olan, yollar sürgit dar mıdır? 

Yorgunluk ne derin bir nehir böyle, 
Yalnızlık ne deli mistik bir duygu… 
Efkâr dağıtamaz kavalla, ney'le, 
İnsan daha toprak, insan daha su. 

Can alıcı ikide bir görünür, 
Der ki: -İltimas yok, artık hazırlan; 
O gelirken her kılığa bürünür, 
Bir gözü kemiktir, bir gözüyse kan. 

Yaşamak bir mercek oyunu bize, 
Bazen bir sevdadır, bazen bir kadâ. 
Gece Ay'dan kızlar iner denize, 
Gündüz korsanlarla dolar her ada. 

Ey cilası fanî vahşi tantana, 
Çökmeyen saltanat var mı evrende? 
Sükûtun rengini anlat sen bana, 
İnsanım, en derin uçurum bende. 

Bu gurbet dünyada bu garip adam; 
Yüreğiyle sunar adaklarını... 
Hülyâlara dalar böyle her akşam, 
Yolar yolar atar parmaklarını… 

Bahaeddin KARAKOÇ (Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman / Ayışığında Serenatlar – Sıla Kitapları / İstanbul -2001)
 

Bahattin Karakoç



İnsanlık Türküsü 

- Yurt bahçemizde en güzel çiçekleri yetiştiren, gerçek bahçıvan Saygıdeğer Öğretmenlerimize selâm ve sevgi ile... 

Işığım gül aydınlığı, ya da çiğdem, 
Ben toprağı yeni yaran bir kardelenim. 
Diyelim bir yerde zaman aksadı, 
Araya sen girersin öğretmenim… 

Nereye bak dersen, oraya bakarım ben, 
Işık sularında akçakavak misâli uzayıp giden benim. 
Diyelim bir yerde hızım kesildi, 
Yetişir elimden sen tutarsın öğretmenim… 

“Tahtaya kalk! ” dersin, hemen kalkarım; 
“Anlat! ” dersin, ben anlatır giderim. 
Nerede yanılsam yağmurun keser yolumu, 
Yanlışımı hep sen düzeltirsin öğretmenim… 

Düşüp bir kuşun, bir kelebeğin peşine, 
Uzaklara, çook uzaklara gittiğim olur benim. 
Ne zaman başımı sert bir yere çarpsam, 
İlk üzülen sen olursun öğretmenim… 

Gökyüzü karatahta, yıldızlar harf ve rakam; 
Parmaklarını tebeşir yapıp yazan benim. 
Elimin yetişemediği yerlere, 
Beni sen yükseltirsin öğretmenim… 

Alfabeye başladığım günden beri, 
Durmadan ağaç, kuş, çiçek resimleri çizerim. 
Hangi işi başarsam yüz akıyla ben, 
Sevinen sen olursun öğretmenim… 

Vatanı, milleti, bayrağı sevmeyi, 
Daha çiğdem hâlindeyken senden öğrendim. 
Ne zaman bir yerim kesilip kanamışsa, 
Yüreğinle sarıverdin öğretmenim… 

Barışın, kardeşliğin kutsal güzelliğini 
Ve sevginin bir ibadet olduğunu tekrarlamasan da bilirim. 
Benim haritamı sen çizdin, sen şekil verdin bana; 
Ben, senin eserinim öğretmenim… 

Ben, kendi uygarlığımın en geniş tarlasında 
Yarınlara gülümseyen, daha bir gök ekinim. 
Dost bulutları sağıyorsun üstüme, 
Benim yüreğim kabarıyor öğretmenim. 

Gün ışır, ben ışırım doruk doruk; 
Sarmaşıklar gibi çoğalıp giden benim. 
Senin sesin ufuklarda yankılanır durur, 
Ben, senin eserinim öğretmenim… 

Bahaeddin KARAKOÇ (Bir Çift Beyaz Kartal)
 

Bahattin Karakoç






Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol