Abdurrahim Karakoç

Bir Güzel Ülkü 

Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 
'Ezel'den 'Ebed'e müjde taşıyan 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Yesi'deki kutsal aşkın mayası 
Malazgirt'te Alparslan'ın rüyası 
Söğüt'teki has kilimin boyası 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Yunuslayın 'Et-kemiğe bürünen' 
Selim ruhta Yavuz serdar görünen 
Şems misali cümle kirden arınan 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Bedenlerde Koç Köroğlu yüreği 
Debreştikçe yakın eyler ırağı 
İman kalesinin bayrak direği 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Riya duygusuyla dolup taşmamış 
İlimden, irfandan uzaklaşmamış 
Benlik çamuruna ayak basmamış 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Dedem Korkut töresiyle töreli 
Edep, ahlâk, sevgi, saygı sıralı 
Kırk yıl önce.. aklım erdi ereli 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Her kapıda bir hesaba girmeyen 
İnancından zerre taviz vermeyen 
Dost alnına kara leke sürmeyen 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Mazlumun yoldaşı, zalimin hasmı 
Kendine put yapmaz heykeli, resmi 
Hak'tır, adalettir, rahmettir ismi 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Bu ülkü candadır, sokakta yatmaz 
Güneştir.. bir doğdu, bir daha batmaz 
Menfaat uğruna kimseyi satmaz 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Şiddeti, kavgası, kanı olmayan 
İçinde öfkesi, kini olmayan 
Sonsuza uzanan, sonu olmayan 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Bedir’den Bizans’a akıp gelen o 
Küfür setlerini yıkıp gelen o 
İlâhî kaynaktan çıkıp gelen o 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Sinan'da estetik, Itrî'de ahenk 
Sebillerde hayat, kubbelerde renk 
Mevlânâ'da ilim, Barbaros'ta cenk 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Nizâm-ı Âlem'dir, Hakk'ın sözü bu 
Söylediğim cümle.. sözün özü bu 
Tek damlada umman eyler bizi bu 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Ülkü demek makam, mevki, taç değil, 
Ülkü demek totem, sembol, haç değil 
Kul icadı kof ilkeler hiç değil, 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Taze filiz vermiş Edebali’yle 
Çiçeklenmiş Hacı Bayram Veli’yle 
Ulubatlı Hasan’daki hâliyle 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Şehitlerin kanlarıyla ıslanan 
Destan olup Mavera’dan seslenen 
Atıf'larla Said'lerle beslenen 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Türk'e ihsan olmuş “Kavm-i Necip”lik 
Boş hayâldir bu şerefe rakiplik 
Hayatlar gergeftir, ameller iplik 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

Ne yazdımsa inanç, ahlâk, örf ile 
Postaladım gönül denen zarf ile 
Anlatılmaz yirmi dokuz harf ile, 
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 

23.7.1992
 

Abdurrahim Karakoç

 

Gençliğe Mesaj 
Yiğidim, aslanım, ha gayret eyle 
Gaflet üstümüzde kalmasın böyle 
İmanla yatıp-kalk, ihlâsla söyle 
Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Maveradan aşk iksiri sağ gayrı 
Ellerinde şekillensin çağ gayrı 
Rahmet olup yüreklere yağ gayrı 
Çekirdekler yarılmayı bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Her yerde insanlar izana hasret 
Şehirler, semalar ezana hasret 
Kâinat ilâhî düzene hasret 
Saf kozalar örülmeyi bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Nedendir bu uyku, bu zillet neden? ! 
Hüzün yumağıdır mezarda deden 
Mağripten maşrığa tek ruh, tek beden 
Yay misali gerilmeyi bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Sendedir mayası, özü İslâm’ın 
Sendedir kulağı, gözü İslâm’ın 
Gülsün, yeter artık, yüzü İslâm’ın 
Kelepçeler kırılmayı bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Tevhit aşkı gönülleri yaksın hey! 
Zulüm ölsün, hak ayağa kalksın hey! 
Gürül gürül, nurdan çaylar aksın hey! 
Kirli sular durulmayı bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Bizi bekler esir olmuş ülkeler 
Bizi bekler yetim kalmış ülkeler 
“İmdat! ” diye haber salmış ülkeler 
Boş mabetler girilmeyi bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Yanar Bosna-Hersek, Karabağ, Keşmir 
Sonra Kıbrıs, Lübnan sayamam bir bir 
Aklıma Abhazya, Urumçi gelir 
Türk birliği kurulmayı bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Kolayı var be yiğidim, kolayı 
Kaynağında bastırmalı olayı 
Hazırlayın kürek, kazma, malayı 
İslâm harcı karılmayı bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Nizam-ı Âlem’e içten talip ol 
Kızılelma neredeyse ara bul 
Bağlamasın seni şöhret, para, pul 
Hesaplar var, sorulmayı bekliyor 
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. 

Akıl Karaya Vurdu(sh.42)
 

Abdurrahim Karakoç

Sevgi Yetmiyor 
Boş yere yorulma gönül 
Sevgi yetmiyor, yetmiyor. 
Bülbül sevse de kurur gül 
Sevgi yetmiyor, yetmiyor. 

Sebepler var ağır basar 
Seneler arayı keser 
Sevilenler çabuk küser 
Sevgi yetmiyor, yetmiyor. 

Önü bahar, sonu hazan 
Meyvesi ya şüphe, ya zan 
“Yeter” desek bile bazen 
Sevgi yetmiyor, yetmiyor. 

Eğlence, düğün, toy gerek 
Maddeden yüklü pay gerek 
Daha bir sürü şey gerek 
Sevgi yetmiyor, yetmiyor. 

“Aşk” diyoruz, hani nedir? 
Boyu nedir, eni nedir? 
Denenmiş kaç bin senedir 
Sevgi yetmiyor, yetmiyor. 

Maddeleşir mânâ bile 
Unutulur ana bile 
“Can” dediğin cana bile 
Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
 

Abdurrahim Karakoç

Tek Bir Milletiz 

Bilmeyen öğrensin duymayan duysun 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz 
Bölücü sapıklar aklına koysun 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz 

Dünün insan yiyen kanlı çarkı yok 
Yüzlerde gam gönüllerde korku yok 
Çerkezi yok Kürdü yoktur Türkü yok 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz 

Allah bir vatan bir bayrak bir beden 
Yanlış yola sapmayalım bilmeden 
Doğu batı diye ayirmak neden 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz 

Yırtılıp atılmaz tarih sepete 
Birlik olduk camide ve cephede 
Kore'de Kıbrıs'ta Kocatepe'de 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz 

Nineler dedeler masum bebekler 
Bizlerden Huzurlu Türkiye bekler 
Tutuşsun el-ele kızlar erkekler 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz 

Kalacak adımız kaldığı gibi 
Aleme velvele saldığı gibi 
Tıpkı Sakarya'da olduğu gibi 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz 

Ne zulmü severiz ne kinimiz var 
Hayrı emreyleyen hak dinimiz var 
Dağlar çağlar boyu yeminimiz var 
Kardeşiz tek vücut tek bir milletiz
 

Abdurrahim Karakoç


Unuttuk 
Alp-Eren Gaziler, ulu sultanlar 
Eğlenceye daldık… Unuttuk sizi. 
Bin yıldır toprakta uyuyan canlar 
Televizyon aldık... Unuttuk sizi. 

Ey Hazreti Ahmed Yesevî Hoca! 
Dedem Korkut adlı mübarek koca, 
Zemzemi lağıma eyledik boca 
Avrupalı olduk... Unuttuk sizi. 

Çağrı bey, Alpaslan, cümle erenler 
Cennet bahçesinde çiçek derenler 
Allah rızasına gönül verenler 
Arasat'ta kaldık... Unuttuk sizi. 

Mevlâna çalgıda oyunda gitti 
Hacı Bektaş cemde, ayinde gitti 
Yunus her derenin suyunda gitti 
Partilere dolduk... Unuttuk sizi. 

Ak Şemsettin ak sevginin dışında 
Şanlı Fatih gök sevginin dışında 
Bizim sevgi hak sevginin dışında 
Küfrü nimet bildik... Unuttuk sizi. 

Lâkabı muhteşem, adı Süleyman, 
Yavuz Sultan Selim, ender kahraman! 
Affet, ulu Hakan Abdülhamit Han 
Memleketi böldük... Unuttuk sizi. 

Tarihe taht kurup oturan canlar 
Âleme adalet götüren canlar 
Üç kıt'ayı dize getiren canlar 
Prensleri bulduk... Unuttuk sizi. 

15 Ocak 1989 
(Yasaklı Rüyalar)
 

Abdurrahim Karakoç

 

Ülkü Türküsü 
Bir beyaz rahmettir, bir yeşil murat 
Görmeyen ne bilir oy bu sevdayı! 
Tüter buram buram, yücelir kat kat 
Arttırır gün, hafta, ay bu sevdayı. 

Değişir bu mevsim, bu poyraz keser 
Yurdumda davamın rüzgârı eser 
Gün gelir anlayıp bağrına basar 
Şehir bu sevdayı, köy bu sevdayı. 

Yeminim var oğlum kızım üstüne 
Yazdım nakış nakış özüm üstüne 
Çilesi belası gözüm üstüne 
Derdimin dermanı say bu sevdayı. 

Mukaddes hareket, mübarek mânâ 
Türk-İslâm ülküsü büyür yan yana 
Alır bir kaynaktan döker ummana 
Irmak bu sevdayı, çay bu sevdayı. 

Batılın çokluğu uzaktır bizden 
Severim, tutarım hak olan azdan 
En soylu türküden, en doğru sazdan 
Dinle bu sevdayı, duy bu sevdayı. 

Bedenime korkak yürek yüklemem 
Tatlı diye öz canımı saklamam 
Öldüğümde çalgı, çelenk beklemem 
Al götür kabrime koy bu sevdayı. 

(Kan Yazısı)
 

Abdurrahim Karakoç

Zikrullah 
Sular aşka gelir, coşar Hak diye 
Başın taşa vurur vurur hû çeker. 
Rüzgâr dağdan dağa koşar Hak diye 
Arada bir durur durur hû çeker. 

Otlar bile Hak diyerek bitermiş 
Yağmur Hak’tan gelir, Hakk'a gidermiş 
Hak âşığı âmâ gözlü bir derviş 
Hak yolunda yürür yürür hû çeker. 

Ağaç dal dal, Hakk'a açar kucağı 
Acı vermez Hak emrinin bıçağı 
Gökte güneş Hakk'ın sönmez ocağı 
Dağdaki kar erir erir hû çeker 

Gökgüvercin Hak der uçar seherde 
Balık suda Hakk'ı içer seherde 
Kırmızı gül Hak der açar seherde 
Kokusunu verir verir hû çeker. 

Hakk'ın yolcuları Hak’ta buluşur 
Varlık zerre, zerre Hakk'ı bölüşür 
Kalp bedende Hak Hak diye çalışır 
Kan damara varır varır hû çeker. 

Hak mührü var ceylanların gözünde 
Hak yazılı kâinatın yüzünde 
Hak Resulü Muhammed'in(s.a.v.) izinde 
Gönül Hakk'ı görür görür hû çeker. 

(Suları Islatamadım)
 

Abdurrahim Karakoç





Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol